Ortopedide Biyolojik Tedavilerde Yeni Yöntem; Eksozom

Hücreler tarafından salgılanan küçük ekstrasellüler veziküller olan Eksozomlar, biyoteknoloji alanında büyük ilgi görmüştür. Bu rapor, Otogenik ve Allojenik Eksozomların kökenini, rollerini, iyileştirici etkilerini, avantajlarını ve potansiyel zorluklarını keşfeden kapsamlı bir inceleme sunmaktadır.

Eksozomlar Hakkında Genel Bilgi

Eksozomlar, hücreler arası iletişimde önemli bir rol oynayan nano boyutlu veziküllerdir (30-150 nm). Endozomal sistemden türetilirler ve kök hücreler, bağışıklık hücreleri ve epitel hücreleri dahil olmak üzere çeşitli hücre tipleri tarafından salınırlar. Eksozomlar, hücresel davranışı etkilemelerini sağlayan proteinler, nükleik asitler, lipitler ve diğer biyoaktif moleküllerden oluşan bir kargo içerir.

Otogenik ve Allojenik Eksozomların Kökeni

  • Otogenik Eksozomlar: Bunlar aynı bireyden türetilir ve kişiselleştirilmiş terapötik yaklaşımları teşvik eder. İzolasyon yöntemleri, hastanın kendi hücrelerinden Eksozomları toplamayı içerir, uyumluluğu sağlar ve bağışıklık tepkilerini en aza indirir.
  • Allojenik Eksozomlar: Farklı bağışçılardan türeyen allojenikEksozomlar, ölçeklenebilir ve standart bir yaklaşım sunar. İzolasyon, bir hücre hattından veya birden fazla bağışçıdan exosom toplamayı içerir, çeşitli bir terapötik platform sağlar.

Eksozomların Rolü

Eksozomlar, hücreler arası iletişimde haberci olarak görev yapar ve hedef hücrelere moleküler yük taşırlar. Rolleri şunları içerir:

• Hücresel Sinyalleşme:Fizyolojik süreçleri düzenlemek için sinyaller iletir.
• Bağışıklık Modülasyonu:Bağışıklık tepkilerini ve iltihabı modüle eder.
• Dokunun Onarımı:Rejenerasyon ve onarım mekanizmalarını kolaylaştırır.
• Kök Hücre Bakımı:Kök hücre davranışını ve farklılaşmasını etkiler.

İyileştirici Etkiler

Eksozomlar çeşitli uygulamalarda terapötik potansiyel sergiler;

  • Regeneratif Tıp: Dokuların onarımını ve yenilenmesini teşvik eder.
  • Kanser Tedavisi: Kanser hücre büyümesini hedef alır ve baskılar.
  • Nörolojik Bozukluklar: Nörodejeneratif durumları ele alır.
  • İmmünoterapi: Hastalık tedavisi için bağışıklık tepkilerini artırır.
  • Hızlandırılmış Kas-İskelet Sistemi İyileşmesi: Premium eksozom ürünümüz, kas-iskelet sistemi iyileşmesini hızlandıran benzersiz bir bileşime sahiptir. Büyüme faktörleri ve sinyal molekülleri ile yüklü olan bu ürün, hasar görmüş dokuların onarımını uyararak, kırıklar, bağ yaralanmaları ve osteoartrit gibi durumların tedavisi için ideal bir aday haline gelir.
  • Eklem Regenerasyonunda Hassaslık: Ortopedik durumlar genellikle belirli eklem yerlerine hassasiyet gerektirir. Ürünümüzdeki Eksozomlar, hedefe yönelik rejeneratif bir etki sergiler ve kıkırdak ile sinovyum dokularının yeniden oluşumunu teşvik eder. Bu özellikle eklem dejenerasyonu ve artrit yaşayan hastalar için büyük avantaj sağlar.

Avantajlar ve Dezavantajlar

– Avantajlar

Biyo-uyumluluk: Otogenik Eksozomlar bağışıklık reddi riskini azaltır.
Çeşitli Uygulamalar: Allojenik Eksozomlar geniş bir kullanım platformu sunar.
Minimum Yan Etkiler: Eksozomlar genellikle iyi tolere edilir, olumsuz reaksiyonları en aza indirir.

– Dezavantajlar:

İzolasyon Zorlukları: Terapötik etkinliği sürdürmek için hassas izolasyon yöntemleri gereklidir.
Standartlaştırma: Allojenik Eksozomlarda tutarlı kalite ve potens sağlamak zor olabilir.
Etik Düşünceler: Allojenik Eksozomların kaynağının bağışçı onayıyla ilgili etik endişelere yol açabileceği düşünülmelidir.

Sonuç

Eksozomlar, benzersiz avantajlar sunan otojenik ve allojenik varyantlarla biyoteknolojide umut verici bir geleceğe sahiptir. Hücreler arası iletişimdeki rolleriyle birlikte çeşitli uygulamaları, eksozomları kişiselleştirilmiş tıp ve rejeneratif tedavilerde değerli araçlar olarak konumlandırıyor. Bununla birlikte, izolasyon yöntemlerinin, kalite kontrolünün ve etik sonuçların dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi, klinik uygulamaya başarılı bir şekilde entegrasyon için esastır.

Karpal Tünel Sendromu

Çağımız teknolojilerinde el ve el bileğinin sabit pozisyonda uzun süre bilgisayar, cep telefonu, tablet gibi cihazların kullanılması (bankacı, bilgisayar operatorü, bilgisayar programcısı, yazılımcı, bilgi işlem çalışanı vb.), el bilek kıvırma bükme işleminin sürekli yapılması (ev hanımı, dikim sektörü çalışanı, yemek sektörü çalışanı, tamirci vb.) el bileğinde sinir sıkışmasına yani karpal tünel sendromuna yol açmaktadır. Bilek ve elde yaşanan karpal tünel sendromu için belirli bazı tıbbi tedaviler uygulanmaktadır ve böylelikle karıncalanma yok edilmekte, ağrılar azaltılmakta ve  uyuşma hissi ortadan kaldırılmaktadır.

Karpal Tünel Nedir?

Karpal tünel, eldeki avucun içinde yer alan kas kirişleri ve parmaklara giden sinirin bulunduğu bir kanaldır. Bu kanal etrafı bağlar ve kemikler tarafından çevrilmiştir. Karpal tünel sendromu da avuç içinde bulunan sinir sistemi üzerinde meydana gelen baskı sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Bu baskı genellikle tendon kirişlerinde ödem nedeniyle oluşmaktadır. Bu sinire de “median siniri” adı verilmektedir.

Karpal Tünel Sendromu Nedenleri Nelerdir?

Karpal tünel sendromu tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmak çıkmamaktadır. Bir’den fazla risk faktörünün birleşmesiyle ve birbirini tetiklemesiyle ortaya çıkmaktadır. Karpal tünel sendromu çok çeşitli risk faktörlerine bağlı olmaktadır. Karpal tünel sendromunun başlıca belirlenmiş olan sebepleri şunlardır;

  • Anatomik ve yapısal faktörler,
  • Travma sonrası kırık veya çıkıklar,
  • Şeker hastaları,
  • Obezite,
  • Çalışma ortamının koşulları ( bilgisayar masa veya sandalye uygunsuzluğu ),
  • Damar hastalıkları,
  • Alkol,
  • Sinir yapısındaki tümörler,
  • Enfeksiyon hastalıkları,
  • Tiroid hormonu düşük olması,
  • Sürekli aynı hareketin el bileğinin kıvırma bükme ile tekrar edilmesi

Anatomik faktörler tek başına karpal tünel sendromuna neden olmasalar bile risk faktörü olarak el ve bileklerde tahrişe ve sinirlerde baskıya yol açmaktadır. Elde meydana gelen kırık veya çıkık durumunda avuç içindeki sinire baskı olacağından dolayı karpal tünel sendromu olabilmektedir. Yapısal faktör olarak kişilerin bilekleri daha dar olabilir. Bu kişilerde yapısal olarak karpal tünel sendromuna yatkınlık görülebilir.

Bununla birlikte, avuç içinde sinir tümörleri ve bazı enfeksiyon hastalıkları karpal tünel sendromuna yol açabilmektedir. Aynı zamanda, el ve bileklerle sürekli olarak aynı hareketin uzun süre tekrar edilmesi karpal tünel sendromu için önemli risk faktörlerindendir.

Karpal Tünel Sendromu ve Çalışma Ortamı

Çalışma ortamındaki koşullar da karpal tünel sendromunu tetiklemektedir. Tenisçiler, şoförler, marangozlar, dikiş makinası çalışanları, yemek sektöründe hamur yoğurma gibi meslekler gereği el bileğini sürekli olarak kullanmak zorunda kalanlarda karpal tünel sendromu görülebilmektedir.

Bununla birlikte ev hanımları gibi ev işlerini yaparken elleriyle sürekli bulaşık yıkayanlarda sendrom görülmektedir. Kadınlarda gebelik döneminde de ortaya çıkabilmektedir. Fakat gebelik döneminde ortaya çıkan karpal tünel sendromu geçici olmaktadır. Doğumdan sonra kendiliğinden ortadan kaybolmaktadır. Emzirme sürecinde el bileğinin kıvrık vaziyette kalması da hormonal ve anatomik faktörlerin etkisi ile gelişmektedir.

Karpal Tünel Sendromu ve Diğer Hastalıklar

Karpal tünel sendromuna başka hastalıklar da yol açabilmektedir. Bu hastalıklar; damar anormallikleri, böbrek yetmezliği, tiroid bozuklukları, lenfödem olabilmektedir.

Karpal Tünel Sendromu Belirtileri

Karpal tünel sendromu, baskı sonucunda kollarda ve ellerde uyuşma durumu, halsizlik ve karıncalanma ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Karpal tünel sendromu genellikle kişinin sürekli olarak aynı el ve bilek hareketini yapması, başka kronik sağlık sebepleri yada yapısal faktörler ile ortaya çıkabilmektedir. Özellikle gece uyku sırasında el ve bileklerde şişme ortaya çıkmakta, uyuşma ve karıncalanma görülmektedir. Bununla birlikte, parmaklarda sertleşme ve gerginlik hissedilmektedir. Hasta uyandıktan bir süre sonra, kısa süreli bir rahatlama gerçekleşir ve daha sonra tekrar uyuşmalar, karıncalanmalar ortaya çıkar. Böylece, hastada uyku bozukluklarına da yol açmaktadır. İlerleyen evrelerde, elde meydana gelen karıncalanma ve uyuşmalar boyuna kadar uzanabilir yada omuza kadar çıkabilir. Karpal tünel sendromunun çok ilerleyen dönemlerinde, karpal tünel sendromu yaşayan kişilerin kaslarında erime ve güç kaybı ortaya çıkabilmektedir. Bunun yanı sıra, karpal tünel sendrom belirtisi bazen direksiyon başında nesneyi tutarken ya da kitap okurken, telefon gibi birtakım nesneleri tutarken de ortaya çıkabilmektedir. Ellerdeki ağrı, uykudan uyandıracak şekilde şiddetli de olabilmektedir. Ağrı, uyuşma ve karıncalanmalar, bazen bir süre kaybolmakta yada bazen de sabit ve kalıcı bir duruma gelebilmektedir.

Ellerde ve bileklerde güçsüzlük ile birlikte elde tutulan nesnenin elden düşürülmesi de hastalığın ileri seviyelerinde görülen belirtilerdendir. Karpal tünel sendromu çok ilerleyen düzeylerde olduğunda ve kişiyi uykusunu bozacak şekilde ise mutlaka uzman bir doktordan destek alınması ve tedavi olunması gerekmektedir. Eğer karpal tünel sendromu tedavi edilmezse ilerleyen dönemlerde kalıcı kas ve sinir kaybı gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Bu yüzden mutlaka tedavi edilmesi gereklidir. Karpal tünel sendromunun erken teşhisi uygun tedavi için önemli olmaktadır.

Karpal Tünel Sendromu Tedavisi

Karpal tünel sendromu tedavisinde hastalığın belirtilerine ve şiddetine göre tedavi yöntemleri belirlenmektedir.  Konservatif tedavi uygulanan yöntemlerden birisidir. Bu tedavi yönteminde kanala enjeksiyon uygulanmaktadır. Bununla birlikte, karpal tünel sendromu başlangıç aşamasındayken erken tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Bu yöntemler, bileği sabit şekilde durmasını sağlayan ve hareket etmesini engelleyen bilekliklerin kullanılması olmaktadır. Bileklik kullanımının oldukça faydası olmaktadır. Hastalık çok ilerlemeden baskının ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Bununla birlikte, karpal tünel sendromunun başlangıcında, hastalar elleriyle yapmak zorunda oldukları işlemlere ara vererek ve ellerin dinlendirerek şişlikleri azaltma yoluna gitmeleri önerilmektedir. Gerekirse ödem dağıtıcı ilaç tedavisi de uygulanabilir.

Karpal Tünel Sendromunda Cerrahi Tedavi

Bunların dışında eğer hastalık ilerleyen evrelerdeyse cerrahi yöntemler de uygulanmaktadır. Karpal tünel sendromu yaşayan hastaya verilen ilaçlar yetersiz kaldıysa ve şikayetler azalmadıysa o zaman cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Cerrahi tedavi açık ameliyat yada kapalı ameliyat şeklinde gerçekleşmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte, cerrahi tedavi oldukça kolay bir şekilde uygulanmaktadır. Lokal anestezi yapılır. Karpal tünel sendromu tedavisine ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi sonuçlar alınmaktadır. Eğer hastalık erken teşhis edilirse cerrahi ameliyat uygulamadan da karpal tünel sendromu başarıyla tedavi edilir.

Karpal Tünel Sendromunda Cerrahi Tedavi Sonrası İyileşme Süreci

Yapılan cerrahi ameliyat sonrasında halsizlik görülmesi normal olmaktadır. Cerrahi ameliyattan belirli bir süre sonraya kadar ağrılar olabilmektedir. Cerrahi müdahaleden sonra iyileşme sürecinde doktorun verdiği tavsiyelere uyulması önemli olmaktadır. Ameliyattan bir süre sonraya kadar çok sert hareketlerden uzak durmak gerekir. Ani ve ters bilek hareketleri yapılmamalıdır. Bilek yavaş bir şekilde ve çok hareket ettirmeden kullanılmaya başlanmalıdır. Bu şekilde normal halini alıncaya kadar gerekli özen gösterilmelidir. Ameliyattan sonraki iyileşme sürecini daha hızlı atlatabilmek için doktor el ve bileklerin nasıl hareket edileceği konusunda hastaları bilgilendirmektedir.

Ayrıca, karpal  tünel sendromu yaşayan kişilerin kendilerinin alacağı bazı önlemlerde tedaviyi destekleyici nitelikte olmaktadır. Hastalar, karpal tünel sendromu yaşadıkları zaman, hayat tarzlarında ve günlük aktivitelerinde bazı değişiklikler yaparak alternatif yöntemler geliştirebilirler. Eğer karpal tünel sendromu sürekli olarak tekrar ediyorsa mutlaka doktora danışılması gerekmektedir.

Karpal Tünel Sendromunun Önlenmesi İçin Dikkat Edilecek Hususlar

Karpal tünel sendromu yaşayan kişilerin yaşadığı sorunları erken teşhis edildiği zaman, erken tedavi yöntemleriyle hastalık ilerlemeden durdurulmaktadır. Bu yüzden, hastalığın henüz başlangıç aşamalarında kişilerin kendilerinin alacakları basit önlemler oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Ellerde ve bileklerde meydana gelen ağrı ve gerginlikleri azaltmak için bazı hususlara dikkat edilmesi önemli olmaktadır. Hastaların, karpal tünel sendromunun başlangıç aşamasında alacakları belli başlı önlemler şunlardır;

  • Eller ve bilekleri kullanırken çok hareket ettirmemeli,
  • Bir şey tutarken daha gevşek şekilde tutulmalı,
  • El ve bileklere çok fazla güç yüklenmemeli,
  • Çalışma ortamında, bilgisayar kullanırken, hafif hareketlerle klavye kullanılmalı,
  • Çalışmaya sık sık ara verilerek el ve bilekler dinlendirilmelidir,
  • Bileği bütün olarak bükmemeli,
  • Fare ve klavye kullanımının dirsek hizasının çok az altında olmasına dikkat edilmeli el bileği masa kenarına temas etmemeli gerekirse el bilek altına mouse yastıkları kulanılmalı,
  • Fareyi kullanırken el ve bilek zorlanmamalı,
  • Çalışma masasında düzgün bir şekilde oturulmalı
  • Yanlış duruş düzeltilmeli,
  • El kalemiyle yazı yazılacaksa büyük kalem kullanılmalı ve eller çok zorlanmamalı,
  • Çalışılan ortam soğuksa parmaksız eldiven kullanılmalı,
  • Sürekli aynı hareket yapmaktan kaçınılmalı, ara ara eklemleri, el bileği özelikle hareket ettirmeli,
  • El ve bilekler dinlendirilmeli

“Hareket Hayattır” sloganımızın yaşamımızın bir parçası olmaya devam etmesi dileğiyle sağlıcakla kalın.

Prof. Dr. Bülent BEKTAŞER
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

Artrozlar, Osteoporoz ve COVID-19 Pandemi Süreci

Pandemi başladığı süreden beri yaklaşık 1.5 yıl geçti. Evde hareketsiz kalma, gün ışığından uzak kalma, COVID geçirenlerin akciğerlerinde ve eklemlerinde bir çok problemle karşı karşıyayız. Bu süreç uzun vadede bir çok tıbbi soruna neden olacaktır. Özellikle belli bir yaşın üstü hastalarımız bu problemlerden çok etkilenmektedirler.

Kış aylarına girmeden havalarında yumuşaması ile dış ortam aktivitelerine dönmek ve hareketi artırmak için birkaç ayımız kaldı.

Hareketsizlik ve gün içi dış ortamdaki güneş ışığından uzak kalma tüm eklemleri ve kemik yapıyı olumsuz etkilemektedir. Belli yaşın üzerindeki hastalarımız aşılarını yaptırıp, daha güvenli olduktan sonra mesafeye uyarak gün ışığında dış ortamda kışa girmeden düz yumuşak zeminde parklarda yürüyüşlerle ve açık ortam deniz gibi
yüzme imkanı varsa, kış aylarında kendileri bekleyen osteoporoz ve eklemlerde hareket sınırlamaları sonrası oluşan artrozlarla daha kolay başedebilirler.

Eklem hareketleri için basit birkaç egzersizle kalça ve diz olmak üzere hareketler günlük hayatın içinde olmalıdır.
Özellikle pandemi de geçirilen hastalık ve izolasyon süreci nedeniyle D vitamini eksikliği olan hastaların bir doktor önerisi ile D vitamin takviyesi almalıdır. Beslenme için özel bir durum, yaz aylarında sebze ve meyve bol olduğu için tüketilerek olumlu sonuçlar alınabilir.

Biraz daha orta yaş ve akciğer problemi ileri olmayan kişilere dış ortamlarda açık alanlarda parklarda yapılacak aktif egzersizlerle bozulan metabolizma akciğer kapasite ve kas kitlesi zayıflamalarının sonuçların en aza indirgeyebilirler. Zorlayıcı performans gerektiren sporları için bir göğüs hastalıkları uzmanın özellikle COVID geçiren hastaların
değerlendirilmesi sonrası sportif aktiviteleri yapabilirler.

“Hareket Hayattır” sloganımızın yaşamımızın bir parçası olmaya devam etmesi dileğiyle sağlıcakla kalın.

Prof. Dr. Bülent BEKTAŞER
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

Artroskopik Cerrahi Nasıl Yapılır?

Artroskopik Cerrahi, kısa sürede iyileşme açısından açık ameliyattan daha kolay görülmekle birlikte, yine de hastalığın durumuna göre genel, bölgesel veya lokal anestezi uygulaması ve ameliyathane koşullarında özel alet kullanımı gerektirir. Artroskopi aletinin girebileceği şekilde cildinizde küçük bir delik (yaklaşık 1 cm) ve eklemin başka kısımlarını görebilmek ya da tedavi amaçlı başka aletler için birkaç küçük delik açılabilir.

Artroskopi ile Hangi Hastalıklar Tedavi Edilmektedir

Artroskopi ile sıklıkla tedavi edilen hastalıklar;

– Diz’de menisküs yırtıkları,
– Ön çapraz bağ yırtıkları,
– Arka çapraz bağ yırtıkları,
– Eklem içi kırıklar,
– Kıkırdak lezyonları,
– Omuzda tekrarlayan çıkıklar,
– Rotator manşet tendon yırtıkları,
– Omuz sıkışma hastalığı,
– Tüm eklemlerde zar (siynovia) hastalıkları ve eklem fareleri
– El bilek’te sinir sıkışması (karpal tünel sendromu)

Hangi Durumlarda Artroskopi Yapılabilir

Eklem yaralanmaları ve hastalıklarına tanı koymak için öncelikle hastanın tıbbi öyküsünün alınması, fiziki muayene yapılması ve röntgen, manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayarlı tomografi çekilmesi gerekebilir. Bunların sonunda gerekirse daha kesin olarak tanı koymak veya tedavi yapmak için artroskopi yapılabilir.

Artroskopi Nedir

Ortopedik cerrahların eklemin içerisindeki sorunları görmesi, tanı koyması ve tedavi etmesini sağlayan cerrahi işlemdir. Kelime anlamı Yunanca arthro(eklem) ve skopein(bakmak) sözcüklerinin birleşmesi ile oluşur. Artroskopi; ortopedistin eklemin büyüklüğü (diz, el bileği) ile değişmekle birlikte kurşun kalem inceliğinde bir alete yerleştirilmiş bir lens ve aydınlatma sistemi ve bunlara bağlı kamera ile televizyon ekranında, deri üzerinde açılmış küçük deliklerden eklemin içerisindeki yapıları ayrıntılı olarak görmesine yardımcı olur.

Uyluk Adelesi Güçlendirme Egzersizleri

Bir bacağınız dizden bükük, diğeri düz olarak sırtüstü yere uzanın. Düz olan bacağınızı yerden bir karış yüksekliğe kaldırıp bu pozisyonda yaklaşık 10 sn. tutun. Aynı hareketi öbür bacakta da tekrarlayın.

Yüzüstü yere uzanın. Ayaklarınızın altına rulo şekline getirilmiş birkaç havluyu destek olarak koyun. Bu pozisyonda sırayla dizlerinizi gererek ayaklarınızı desteğe bastırın. 10’ar kez tekrarlayın.

Sırt üstü yere uzanın. Dizlerinizin altına rulo şekline getirilmiş birkaç havluyu destek olarak koyun. Ayaklarınızı yukarı kaldırırken dizlerinizi desteğe bastırın. 10’ar kez tekrarlayın.

Aynı hareketi ayak bileklerinize ağırlık olarak koyarak ve ayaklarınızı tek tek kaldırarak tekrarlayın. 10’ar kez tekrarlayın.

1 2 3